82.    GELECEK

 

Peygamber (s.a.v.): «Ümmetimin en iyisi benim dönemimdedir-, sonra onlardan sonrakiler daha sonra onlardan sonrakiler gelir»[1] dedi ve kendi çağında yaşayan ümmeti­nin, yani Ashabının çokluğuna sevindi. Bir'keresinde asha­bından on kişiye uğradı ve onları Cennetle müjdeledi. Bun­lar; Ebu Bekir, Osman, Ali, Abdurrahman îbn Avf, Ebu Ubeyde, Talha, Zübeyr, Zühre'îi Sa'd ve Hanif olan Zeyd1-in oğlu Sa'ld idi. Onlardan önce diğer bazı kimseleri de cennetle müjdelemişti. Hadis kitapları onun bu on kişi ile ilgili övgülerinden ve bunlardan başka kimselere de cen­netle ilgili verdiği haberlerden bahseder, örneğin bir ha­diste: «Cennet şu üç kişiyi arzular: «Ali, Amnıâr[2] ve Selman»[3] buyurulur. Peygamber (s.a.v.) Fatuna (r.) ya da şöyle demiştir: «Sen, îmran'ın kızı Meryem hariç, Cennet­teki kadınların en üstünüsün»[4]. Ali (rj'nin Peygamber (s. a.v.)'den aldığı hikmeti gelecek nesillere ulaştıracak olan en önemli ileticilerden biri olacağına işaret ederek onun hakkında; «Ben bilginin şehriyim, Ali de onun kapısı»[5]. Umuma, hitaben de: «Benim Ashabım yıldızlar gibidirler; hangisini izlerseniz hidayet bulursunuz»[6] demiştir.

Tebûk'ten döndükten sonra adamlar kendi aralarında artık savaşın bittiğini düşünerek konuşmuşlardı. Onuncu yıl boyunca çeşitli delegelerin gelmeye devam etmesiyle bu düşünce o denli yerleşti ki, mü'minlerin çoğu silah ve zırhlarını satmaya başladılar. Fakat Peygamber (s.a.v.) bunu duyunca,, böyle yapmalarını yasakladı ve: «Ümme­timden bir bölümü, Deccal gelinceye kadar hak için savaş­maya devam edecek» dedi. Bunun yamsıra: «Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler çok ağlardınız»[7] ve «Ken­disinden sonra daha kötüsü gelmeyecek olan hiçbir za­man olmaz»[8] da demiştir. O insanları, ümmetinin bozulma sonucunda hristiyan ve yahudilerj izlemeye başlayacağını söyleyerek uyarmıştır: «Siz, onları adım adım zira' zira' izleyeceksiniz, öyle ki eğer onları zehirli bir kertenkele çukuruna girseler, siz yine onların peşinden gideceksiniz[9] Kıyametten önce insanlığın genelde yaşayacağı en büyük düşüşü de ifade ediyordu: «İslâm garip olarak başladı, yi­ne garip olacaktır»[10]. Yine de Allah'ın onları bırakmayaca­ğım vadetmekten geri kalmamıştır: «Allah, bu ümmete her-yüzyılın başında dinini yenileyecek birini gönderecektir»[11]. Bir başka sefer Ashabdan bazıları Peygamber (s.a.v.}'in «Ey kardeşlerim!» diye birkaç kez bağırdığını duymuşlar­dı. *Ey Allah'ın Easulü, biz senin kardeşlerin değilmiyiz1?-diye sorduklarında: «Sizler benim arkadaş lanınsınız. Fa­kat benim kardeşlerim henüz gelmeyenler arasındadırlar  Başka rivayetlerde de: «Son günlerde gelecek olanlardır» cevabını vermişti. Konuşma tarzı büyük ruhsal öneme sa­hip olan kişilerden bahsettiğini gösteriyordu.

Son günlerin çok kötü olmasına rağmen o günlerde, doğru yolu bulmuş anlamına gelen Mehdi adında bir hali­fenin çıkacağını da haber vermiştir; «Mehdi benim ümme­timden çıkacak, geniş alınlı ve uzun burunlu olacak. Da­ha önceden kötülük ve zulümle dolu olan dünyayı doğru­luk ve adaletle dolduracak. Yedi yıl hükmedecek.»[12].

En sonunda Mehdi'den sonra veya onun hükmünün son yıllarda Deccal gelecek, «sağ gözü üzüm gibi, tüm ışığı gitmiş kör bir adam»[13]. Yeryüzünde büyük tahribat yapa­cak ve anlattığı yalanlarla da daha da çok insanı kendi tarafına çekecek. Fakat ona karşı savaşan bir grup mü'min bulunacak. «Onlar savaşmak için dayanırken» dedi Peygam­ber, (s.a.v.) «namaz kılmak için saflara dizildiklerinde Meryem oğlu İsa gökten inecek ve onlara imamlık yapa­cak. Allah'ın düşmanı, İsa'yı görünce, tuzun suda eridiği gibi eriyecek. Eğer bırakılsa hiç kaîmaymcaya kadar erir; fakat Allah, onu tsa'nm eline düşürecek. İsa (a.s.) da onun kanını mızrağının ucunda insanlara gösterecek» [14].

Peygamber (s.a.v.} aynı zamanda kıyametin yaklaştı­ğını gösteren birçok işaretleri de haber vermiştir. Bunlar­dan biri insanların çok yüksdk binalar inşa etmesidir. Ömer'in oğlu Abdullah (r.Vın babasından rivayet ettiği bir hadiste bu belirtiler daha açık bir şekilde anlaşılmıştır:

Ömer anlatıyor: «Günün birinde, Resulullah (s.a.v.)'in yanında bulunduğumuz sırada elbibesi bembeyaz, saçları simsiyah üzerinde yolculuk belirtileri görülmeyen ve böyle iken hiç birimizce tanınmayan bir kimse geldi.    Nihayet

Kur'an'da açıkça sözü edilmeyen ve islam "bilginleri arasın­da çeşitli biçimlerde ve görüşlerde ele alınan bu konuya iliş­kin daha geniş bilgi için bakınız: Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Cilt I. Sayfa 681-696, İstanbul 1980; Ebul Âlâ. el Mevdudi, islam'da îhya Hareketleri, s. 46-48, Ankara, 1967; Avni tlhan, Mehdilik, İzmir, 1978   (İNSAN Y.)

Peygamber (s.a.v)'in yanma oturdu. Dizlerini dizlerine da­yadı, her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: «Ya Muhammed, İslâm nedir? Bana söyle« dedi. RasuluIIah (s.a.v.) «İslâm Allah'tan başka hiç bir ilah olmadığına ve Muham-med'in Allah'ın Rasulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beyt'i hac etmendir» dedi. O: «Doğru söylüyorsun» dedi. Biz hem soruyor hem de doğ­ruluyor diye onun haline şaşırdık. Ondan sonra «îman ne~ dir? Bana söyle» dedi. RasuluIIah (s.a.v.): «Allah'a, melek­lerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe iman etmendir. Bir de hayır ve şer kadere iman etmendir» dedi. O; «Doğru söylüyorsun» dedi. Ve: «İhsan nedir?» diye sor­du. RasuluIIah (s.a.v.); «Allah'a sanki görüyormuş gibi iba­det etmendir. Çünkü sen O'nu görmüyorsan da O seni gö­rüyor» dedi. O yine: «Doğru söylüyorsun» dedi ve «Saat'İ (Kıyameti veya ne zaman kopacağını) bana haber ver» diye devam etti. Resulullah (s.a.v.): «Bu konuda sorulanın sorandan daha fazla bilgisi yoktur» diye cevap verdi. O: «öyle ise emarelerini (belirtilerini) bildir» dedi. Rasu­luIIah (s.a.v.) cevap olarak. «Cariyenin kendi sahibini do­ğurması'[15] ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir koyun çobanları­nın hangimizin kurduğu bina daha yüksek diye yanşa çıktıklarını görmendir» dedi. Bundan sonra o kimse gitti, o gittikten sonra bir sure kaldım! sonra Peygamber (s.a.v.) «Ya Ömer, soranın kim olduğunu biliyor musun?» diye sordu. «Allah ve Rasulü daha iyi bilir» dedim. Peygamber (s.a.v.) «O Cibril idi. Size dininizi öğretmek için geldi de­di»[16].

 



[1] B. LXH, ı.

[2] Bak. böl. XXVI.

[3] Tır. XLVI, 33.

[4] A. H   64.  Kur'an   meleklerin Meryem'e şöyle dediklerinden bahseder: -Meryem,   şüphesiz Allah seni  seçkin kıldı, seni arındırdı ve alemlerim  kadınları üzerine seçti,-   (Al-i  îm-ran: 42).

[5] Tir. XLVI, 20.

[6] F. XXVI, Menultıb es-Sahabe.

[7] B. LXXXi, 27.

[8] B. XC1I, 4.

[9] M. XLVII, 6.

[10] M. I. 232

[11] A. D  XXXVI, 1.

[12] A. D.  XXXV, 4.                                                   

[13] M. LII, 20

[14] M. LII, 9

[15] Bir kız çocuğu doyuran bir kadın, son zamanlardaki çocuk­ların anne-babalarına karsı saygısız davranmaları nedc-nıvle hunıen hemen kızının cariyesi gibi olacaktır Bu so-zun ikinci bolumu sadece sosyal düzeydeki konusu degıl, **ym zamanda Kabil'in Habıl'ı öldürmesine son muhru vu racak olan, yerleşik hayatın göçebe hayat üzerinde zafer kazanmasını da kastediyor.

[16] M. I. I

The CHM file was converted to HTM by UNLICENSED version of ChmDecompiler software.
Download ChmDecompiler via: http://www.zipghost.com