Gavslar tanınabilir mi?
Ehli indinde gavsların bazı alametleri mevcut olup bu alametler vasıtasıyla tanınması mümkündür. Fakat hakikatı bilen ancak Allah’tır (cc). Bu sebeple insanlar bir hüküm verirken ihtiyatlı olmalıdır.
Gavsları zamanın evliyaları tesbit eder, müritler değil. Maalesef günümüzde çoğu müritleri, kendi şeyhine gavs, mehdi gibi yakıştırmalar yapma çabasında görüyoruz. Oysa kimse kendi müritlerinin iddiasıyla bu makamı elde edemez. Yoksa herkes kendi şeyhini gavs ilan eder ve fitne zuhur eder. Sonunda tarikatın vakar ve heybeti kalmaz.
Bir veliye gavs diyebilmek için zamanın meşayih-i kiramı bu konuda fikir birliği etmeli dir. Gavs-ı Geylani, Gavs-ı Hizani ve Gavs-ı Kasrevi hz. hakkında bu ittifak mevcuttu.
Gavs-ı Kasrevi (Seyyid Abdülhakim Hüseyni) Hz’nin bir müridi o zamanki başka bir şeyhin teveccühüne katılmak istediğinde talimatı veren hoca onu teveccühe sokmak istememiş, sebebini sorduğunda ‘şeyhine “gavs” dediğini’ gerekçe göstermiş.
Sofi, teveccüh yapacak şeyh efendiye şikâyette bulunmuş ve şeyh efendi de hocaya şöyle demiş:
“Onun şeyhine sadece o gavs demiyor. Ben de ona gavs diyorum. Teveccühe o girecek, ceza olarak sen girmeyeceksin.” Ayrıca başka şeyhlerin müritleri yanında kendi şeyhini övmek veya bazı sıfatlar yakıştırmak da tarikat adabına aykırıdır. Başka müritlerin yanında şeyhinden gavs, kutup diye bahsetmek gibi.