Nefsin Terbiye Yeri
Şeyh Hâlid isminde büyük bir âlim vardı. Şark vilâyetinin adliye müfettişliğini yapardı. Tefsîr, hadîs ve fıkıh gibi zâhirî ilimlerde, İbn- i Hacer ve Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri kadar âlim olduğunu iddiâ ederdi. “Bütün din kitapları ortadan kalksa, bu ilimleri yeniden ihyâ ederim.” derdi. İşte bu Şeyh Hâlid, Seyyid Sıbgatullah hazretlerinin ismini ve nâmını işitmiş, gidip görmeyi niyet etmişti. Giderken de bâzı zor sorular hazırlayıp sormayı ve onu müşkil durumda bırakmayı düşündü. Şeyh Hâlid geldiğinde, Seyyid Sıbgatullah onu yolda karşıladı, güzelce misâfir edip ağırladı. Sohbet esnâsında da Seyyid Sıbgatullah;” Bir kimse bir talebemize şöyle bir suâl sorsa, talebemiz o sorana şu şekilde cevap verir diyerek, Şeyh Hâlid’in gelirken hazırladığı bütün soruları teker teker, pek güzel cevaplandırdı. Son soruyu cevaplandırdığında, Hâlid;” Üstâdım! Beni affediniz, tövbe ettim.” diyerek ellerine sarılıp öptü. Birkaç gün sonra müfettişlik gibi dünyâ makamlarını terkederek, Seyyid Sıbgatullah hazretlerinin huzûrunda diz çöktü. Pek çetin riyâzet ve mücâhedeler çekerek nefsini terbiye etmeye başladı.