İMAM-I RABBANİ (Müceddidi elf-i sani,Şeyh Ahmed Faruki Serhendi Hazretleri)
Hicri 971 Hindistan’ın Serhend kasabasında doğdu. Hicri 1031 tarihinde Hakka irtihal etti.
Serhend siyah arslan demek. Vaktiyle burası arslanlar ormanıymış.
Sonradan ÜMMET ve HAKİKAT ORMANININ ARSLANINA yataklık etmek üzere şehir bina edilmiş.
İsmi Ahmed… Babası Abdülahad. 29. Babası büyük sahabi Hz. Ömer r.a.
Gençliğinde merakı tek : Tasavvuf, marifet, hakikat. Hususiyle bu işin mektebi NAKŞİ TARİKATİ…
Okumadığı kitap bırakmıyor.
Fakat kitap, kelimeler, harfler, sadece güneşin aynadaki aksi…Güneşi bulmak lazım…
Reçetenin kendisi, kağıdı deva değildir. İş ilaçta… İlaç da MÜRŞİD.
Hacca gitmek üzere Serhend’den çıkıyor Delhi’ye uğruyor.
Orada İşte mürşidini buluyor. MUHAMMED BÂKİBİLLAH…. KS.
Tam iki ay… Şeyhinin eteği dibinde geçirdiği zaman bu kadar..
İki ay içinde öyle hallere erişiyor ki, başkalarındaki ses hızıysa onun ki ışık sürati…
Yola düşenlerin çoğunu arkasından götüren İrşad edicilerin İrşad edicisi…
İMAM-I RABBANİ Müceddidi elf-i Sani Ahmed Faruki Serhendi…ks.
…………………….
Bugünlerde bütün dünya bu büyüğümüzü anlamaya çalışıyor. Bende bu koroya bir alıntıyla katılmak istedim.
İSLAMIN ANA CADDESİNDE OLMAK İSTEYENLER, Tanımalı, anlamalı, anlatmalı, yola revan olmalıyız.
Seyda’mızın ks. himmet ve bereketi ile BÜYÜKLERİMİZE SEVGİMİZİN ARTMASI DUASI İLE….
Hırs gösteren bela taşına çarpar. Gururlanma ey insan, senden büyük ALLAH cc var…
Bismillah her işi hayırlı ve bereketli kılan, İslam’ın nişanı ve alametidir.
Her şey hal lisanı ile bismillah der. Allah cc ın kudreti tecelli eder bütün âlemde.
Bütün mevcudat, zerrecikler, tanecikler, çekirdekler, kendilerinden olması imkânsız tecelliler sergiler.
Allah isimleri, fiilleri ile sıfatları ile kesret halinde tecelli eder, bütün âlem zikrullah ile dolup taşar…
İnsan Allah’ın yeryüzündeki halifesi, sorumlu tuttuğu muhatabıdır.
Allah’ın razı olduğu işlere sevap, razı olmadığı işlere günah denir.
Hayrı da, Şerri de yaratan Allah cc tır. Ancak Allah hayrı emreder ve razı olur, şerden ise yasaklar ve razı değildir.
Kulu iradesinde serbest bırakır. Çünkü Allah’tan cc. başka hiçbir şeyde havl ve kuvvet yoktur.
“Bismillah” büyük bir tükenmez kuvvet olduğunu anlamak istersen, temsili bir hikâyeyi dinle:
“Bedevi Arap çöllerinde seyahat eden adama gerekli olan nedir?
Çünkü bu yolculuk sürgün yeri gibi meşakkatli, tehlikeli, pek çok zahmeti, engeli beraberinde saklıyor.
Bu tehlikeleri aşabilmesi, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için, yoldaki düşmanları aşabilmesi için ne yapmalı?
1- MÜTEVAZİ olur ise, bu diyarda sözü geçen bir kabile reisinin adı ile veya devlet namına bu yolculuğu yaparsa,
Her yerde selametle gezer, ihtiyacını karşılar, hürmetle iltifatla ağırlanır.
2- MAĞRUR olursa, kibirli olur kendine güvenir, zelil ve rezil olur. Korku ile panik ile ihtiyaçlarını karşılayamaz, pek çok
sıkıntı çeker.”
BİSMİLLAH ile hareket eden adam, askere kaydolmuş bir adam gibidir. Devlet namına hareket eder. Hiç bir ihtiyaca düşmez.
Dünya işte bedevi Arap çölü, İnsan bu çöldeki seyyah, yolcudur. Dünya iki kapılı bir han, girişi doğum, çıkışı kabir kapısıdır.
Efendimiz s.a.v. buyurdu ki. “ DÜNYA MÜ’MİN İÇİN CEHENNEM, KÂFİR İÇİN CENNETTİR.”
Dünyaya aldananlar, mağrur, kibirli, hırslı, isyankâr. Genç gitti, gidecek zaman mıydı, hâşâ kahpe felek aldı derler HEYHAT.
Gerçek Bilgiye Özlemim Var !…
Hikmetlerden nur damlası ….
“NEFSİNDEN RAZI OLMAYAN BİR CAHİLLE ARKADAŞLIK ETMEN,
NEFSİNİ BEĞENEN BİR ALİMLE ARKADAŞLIK ETMENDEN HAYIRLIDIR.
NEFSİNİ BEĞENEN ALİMİN NE İLMİ VAR?
NEFSİNİ BEĞENMEYEN CAHİLİN NE CAHİLLİĞİ VAR ?
Nefsini beğenmeyenle arkadaşlık sırf hayırdır. Nefsini beğenenle sohbet ise sırf şerdir.
Arkadaşlıkta sirayet vardır. Yani insan sohbet ettiği kişiden huy kapar.
Nefsini tanıyan Rabbini tanır. Rabbini tanıyan cahil olmaz.
Allah’a ulaştıran cehalet hakikatte ilimdir. Allah’tan uzaklaştıran ilim ise ilim değil, aslında cehalettir.
Çünkü ilimden maksat Hak’kı bilmektir. Nefsini görüp Hak’tan uzaklaşanın ne ilmi vardır ?
……………….
Rabbimiz cc. bize bu mübarek sözlerin hatırına rahmet eyle, hakikati yaşat. İnşallah. Amin.
Seyda’mız ks. buyurdu ki: “ SÖZLERİNİZ AMELLERİNİZİN ZEKATI GİBİ OLSUN. ”
“ İlim bir nokta idi, cahiller onu çoğalttı…” konuşuruz konuşuruz konuşuruz…
Konuşuruz da, konuşmanın ne demek olduğunu bilir miyiz?
Sözler arkası boş ise, yaşanmayan, samimiyetsiz sözler ise kime ne faydası var…
Önce kafalarımızı pisliklerden temizlemeli, netleştirmeli, berraklaştırmalıyız…
İlim amel ihlas hamuru ile yoğrulmuş vicdan, kafası ve gönlü olgunlaşmış vicdan olmalıyız…
Muhiyittini Arabi ks. diyor ki : “ Hikmeti kelimenin kalbine indiren Allahü Tealaya cc. hamd olsun. “
Sözün büyüğü, büyüklerin sözleridir. Sözlerimizi büyüklerin sözleri ile şereflendirelim.
Dedikodudan, gıybetten, siyasetten bilmediğimiz sözlerden uzak duralım…
Bilgi bir güçtür. Bilgi mü’minin araması gereken, bulması gereken bir hazinedir…
Ama onun ile amel etmedikçe, ihlas terazisinden geçmedikçe, gerçek bilgi değildir…
PADİŞAHADA ÇOBANADA, ZENGİNEDE FAKİREDE FARZ OLAN BİLGİ NEDİR?
İLM-İ HAL bilgileri…. Bilmekle mecbur olduğumuz, İNSANI İNSAN KILAN BİLGİLER…
İnsanı beşikten mezara kuşatan bilgiler… İMAN-İBADET-AHLAK-NİKAH-TİCARET… vs.
İman bilgisi sağlam olmayanın, akibeti sağlam olur mu?
Abdesti sağlam olmayanın, ameli sağlam olur mu?
Ölçüsü; terazisi bozuk olanın alması, satması sağlam olur mu?
Kavramlarımızı netleştirmeli, duru, sade,basit,çıplak,net,sağlam bilgi sahibi olmalıyız.
Seyda’mız buyurdu ki: “ her gün on beş dakika ilm-i hal okuyun ”
“on kere amel edin, bir kere söz söyleyin ” “ kalpten çıkan söz kalbe girer “
“ önünüze bir ışık hazırlayın… Kapısı, penceresi, ışığı olmayan kabre girmeden ”
“ dünya hayatı sizi aldatmasın, şeytan sizi kandırmasın “
“ Nakşibendi yolunun sofisi olmak, cihan padişahlığından evladır…”
Allah cc. bizi dostlarından ayırmasın, bilen bulan olan kullarından eylesin… Amin.
Seydamız ks. buyurdu ki: “BİR ZAMAN TÜNELİNDEN GEÇİYORUZ. İSTESEK TE İSTEMESEK TE…”
Dünya fani… Faniyiz, fani olanı istemeyiz…
Baki olanı, ebedi olanı, ALLAH cc a yakın olmayı, onun rızasına ermeyi isteriz.
İdrakimize göre zaman peş peşe “ân” ların zincirlenişidir.
“An” adını verdiğimiz bir zaman parçasına tutunarak Maziden-İstikbale doğru hızla akıp gidiyoruz.
Sanki bizim için “ân” iki kanatlı… bir kanadı mazi, bir kanadı istikbal…
Ama zamanın gerçek gövdesi tarif edemeyeceğimiz kadar küçük, bir göz kırpması gibi…
İslâm’a göre zaman mahlûk olup, değişikliklerin idrakinden ibarettir.
İnsan Yaratıcı İradeyi idrak edemez…
İslâm’’da zaman ;“yekpare bir an” dır.” Ve “yaratma iradesi” ni ifade eder.
“Bizim emrimiz birdir, bir göz kırpması gibidir.” El-Kamer Suresi 50.ayet
Yüce Rabbimiz cc. bütün oluşu bir anda “OL” emri ile var edendir.
“Bir yaratma anına sığdırılmış asırlar,
Yumaklanmış çilemiz bir film gibi kaderde…”
Dünya hayatı fanidir, ebedi olan hayat, öldükten sonra başlayacaktır.
Allahın cc. Rızası Her şeyin üstünde, her şeyi fevkindedir…
Cumanız mübarek olsun…
Seyda’mız k.s.a. buyurdu ki: “YOLUMUZDA ” BEN ” DEMEK YASAKTIR”
Diz çök, ey zorlu nefs, önümde diz çök…
İnsan; kendini dünyanın merkezi gibi görür. Ben ve diğerleri diye düşünür.
Alkış al, övün, bunun için çabala, bunun için yaşa..
Nefse hoş gelen tatlı ve zevkli bir duygu… İnsan neymişim ya !.. duygusuna kapılır..
Her sözüne evet, her sözüne alkış, onay, övgü, takdir, YAŞA, VAROL.
Bu duygu insana hata yaptıran çok tehlikeli bir duygudur ve mutlaka tedavi olmalıdır.
İnsanda manevi boyutu olmayan, küçük dağları ben yarattım duygusuna;
kadar sürükleyen gurur ve kibir hastalığı….
İnsanın yükselişini kesen tehlikeler,
kibir (hakkı kabul etmeme), ucub (kendini beğenme), riya (gösteriş yapma) ,
hased (başkalarında iyi olanı istememe, çekememe),
tembellik, uyuşukluk gibi ve daha bir çok tehlikeli düşmanları var.
……………
“Yolumuz sohbettir. Sohbet, kişinin kardeşinde fani olmasıdır” ŞAH-I NAKŞİBEND ks.
İnsan başkalarına faydalı olmak, başkalarını kendine tercih etmek gibi ulvi,
Rızayı İlahiye muvafık değerler ile donanmalıdır.
Allah’tan Başka İlah Yoktur…
Seyda’mızın himmet ve bereketi hepimizin üzerine olsun. İnşaallah.
“RUHUNA YÖNEL; FAZİLETİNİ KEMALE ERDİR, SEN CİSMİNLE DEĞİL KALBİNLE RUHUNLA İNSANSIN”
Seydamız k.s. mürşidimiz ve rehberimiz Şeyh Hamid el-Abbasi vel-Haşimi k.s.
dün geceki sohbetinde, Yüce Nakşibendî Tarikatı Aliyye’nin insanı ulaştırdığı,
Kamil İman, Salih Amel ve Saadeti Ebedinin yolunu,
Nakşibendi Tarikatının şartlarından olan İHLAS – MUHABBET- TESLİMİYET i anlattılar.
İnşaallah sohbetin videosunu tekrar dinlemek için acilen bekliyoruz.
………………………..
“Muhterem kardeşlerim!
Eğer bir insanın iki şeyi var ise her şeyi var demektir.
Bunlar nelerdir?
Birincisi;
Allah’ın Kitabına ve Resulullah’ın s.a.v sünnetine muvafık olması, yani şeriata mutabâtı olması.
İkincisi;
Şayet bir Müşidi var ise bu mürşide karşı İhlâs, muhabbet ve teslimiyeti olmasıdır.
Bu ne için lazımdır?
Çünkü, bu yolda ilerleyebilmek için, bu rehberin insana faydalı olması için
ihlas, muhabbet ve teslimiyetin tam olması lazımdır.”
………………………….
Rabbimiz cc. bizi bütün sofi kardeşlerimle hepimizi muvaffak eyle, İnşaallah
Edeple gelen, lütufla dönen, Mürşidimize ihlâs-muhabbet, teslim olan ve bu vesile ile
Allah’ın Rızasına nail olan dostlarından eyle. Amin.
Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak…
“DÜŞÜNCEN GÜL İSE SEN BİR GÜL BAHÇESİSİN…”
ÜLFET EDEMEZSEN, NEFRETE YOL VERİR VE ŞİDDETE DOĞRU, FİTNEYE DOĞRU GİDERSİN…
Sefalet ve cehaletten geliyoruz. İman ve İrfan hayatımızın budandığı, hapsedildiği yılları geride bıraktık.
İman camide hapisti. Mümin mürteci, gerici idi. Haşa..
“İlimsiz, İslamsız, Şuursuz, Rehbersiz” bir nesil yetiştirilmek istendi.
Ancak din ve iman düşmanlarına karşı duyarlı insanlar bir takım çalışmalara girdiler.
Sosyal, ahlaki, bedii, dini düşünce etrafında yapılanmalar oluştu.
İrili ufaklı cemaat, cemiyet, vakıf gibi isimler etrafında menfi ya da müspet yapılanmalar…
Mürşitsizlikten mi, cehaletten mi, yobazlıktan mı, taassuptan mı bilinmez ülfet yerine nefret söylemleri kesilmedi.
Hüsnü zan yerine, Sui zan bitmedi. Amelden çok laf üretildi. Müslümanlar birlikte, sevgide buluşamadı.
Afganistan da bir çocuğun cenazesi kılınırdı-kılınmazdı tartışması kavgaya dönüştü ve
onlarca Müslüman’ın ölümüne sebep oldu.
Böyle mi olmalıydı… Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak…
Binlerce senelik maziye uzanan köklerimize dönelim.
Peygamber Efendimizin sav. O’nun Aziz Sahabi kadrosunun ve onların
izini takip eden ecdadı izamın hayatlarına bakalım. Okuduklarına, sevdiklerine, ahlaklarına bakalım.
İslamın Ana Caddesini bulmadıkça, Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerime ve
Şanlı Peygamberimizin s.a.v sünnetine yapışmadıkça, dünyada huzur, ahiret te saadet bulamayız.
Allah’ım cc. bizi Sevdiklerine yakın, Sevmediklerine uzak eyle. Amin…
Cumanız Mübarek Olsun. Seyda’mızın ks. himmet ve bereketi üzerimize daim olsun inşaallah. Amin.
“Altın Silsile Başbuğ Velilerden” ……….
İMAM-I RABBANİ (Müceddidi elf-i sani,Şeyh Ahmed Faruki Serhendi Hazretleri)
Hicri 971 Hindistan’ın Serhend kasabasında doğdu. Hicri 1031 tarihinde Hakka irtihal etti.
Serhend siyah arslan demek. Vaktiyle burası arslanlar ormanıymış.
Sonradan ÜMMET ve HAKİKAT ORMANININ ARSLANINA yataklık etmek üzere şehir bina edilmiş.
İsmi Ahmed… Babası Abdülahad. 29. Babası büyük sahabi Hz. Ömer r.a.
Gençliğinde merakı tek : Tasavvuf, marifet, hakikat. Hususiyle bu işin mektebi NAKŞİ TARİKATİ…
Okumadığı kitap bırakmıyor.
Fakat kitap, kelimeler, harfler, sadece güneşin aynadaki aksi…Güneşi bulmak lazım…
Reçetenin kendisi, kağıdı deva değildir. İş ilaçta… İlaç da MÜRŞİD.
Hacca gitmek üzere Serhend’den çıkıyor Delhi’ye uğruyor.
Orada İşte mürşidini buluyor. MUHAMMED BÂKİBİLLAH…. KS.
Tam iki ay… Şeyhinin eteği dibinde geçirdiği zaman bu kadar..
İki ay içinde öyle hallere erişiyor ki, başkalarındaki ses hızıysa onun ki ışık sürati…
Yola düşenlerin çoğunu arkasından götüren İrşad edicilerin İrşad edicisi…
İMAM-I RABBANİ Müceddidi elf-i Sani Ahmed Faruki Serhendi…ks.
…………………….
Bugünlerde bütün dünya bu büyüğümüzü anlamaya çalışıyor. Bende bu koroya bir alıntıyla katılmak istedim.
İSLAMIN ANA CADDESİNDE OLMAK İSTEYENLER, Tanımalı, anlamalı, anlatmalı, yola revan olmalıyız.
Seyda’mızın ks. himmet ve bereketi ile BÜYÜKLERİMİZE SEVGİMİZİN ARTMASI DUASI İLE….
HIRS SEBEBİ HASARETTİR. KAYBETMEYE SEBEBTİR.
Hırs gösteren bela taşına çarpar. Gururlanma ey insan, senden büyük ALLAH cc var…
Bismillah her işi hayırlı ve bereketli kılan, İslam’ın nişanı ve alametidir.
Her şey hal lisanı ile bismillah der. Allah cc ın kudreti tecelli eder bütün âlemde.
Bütün mevcudat, zerrecikler, tanecikler, çekirdekler, kendilerinden olması imkânsız tecelliler sergiler.
Allah isimleri, fiilleri ile sıfatları ile kesret halinde tecelli eder, bütün âlem zikrullah ile dolup taşar…
İnsan Allah’ın yeryüzündeki halifesi, sorumlu tuttuğu muhatabıdır.
Allah’ın razı olduğu işlere sevap, razı olmadığı işlere günah denir.
Hayrı da, Şerri de yaratan Allah cc tır. Ancak Allah hayrı emreder ve razı olur, şerden ise yasaklar ve razı değildir.
Kulu iradesinde serbest bırakır. Çünkü Allah’tan cc. başka hiçbir şeyde havl ve kuvvet yoktur.
“Bismillah” büyük bir tükenmez kuvvet olduğunu anlamak istersen, temsili bir hikâyeyi dinle:
“Bedevi Arap çöllerinde seyahat eden adama gerekli olan nedir?
Çünkü bu yolculuk sürgün yeri gibi meşakkatli, tehlikeli, pek çok zahmeti, engeli beraberinde saklıyor.
Bu tehlikeleri aşabilmesi, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için, yoldaki düşmanları aşabilmesi için ne yapmalı?
1- MÜTEVAZİ olur ise, bu diyarda sözü geçen bir kabile reisinin adı ile veya devlet namına bu yolculuğu yaparsa,
Her yerde selametle gezer, ihtiyacını karşılar, hürmetle iltifatla ağırlanır.
2- MAĞRUR olursa, kibirli olur kendine güvenir, zelil ve rezil olur. Korku ile panik ile ihtiyaçlarını karşılayamaz, pek çok
sıkıntı çeker.”
BİSMİLLAH ile hareket eden adam, askere kaydolmuş bir adam gibidir. Devlet namına hareket eder. Hiç bir ihtiyaca düşmez.
Dünya işte bedevi Arap çölü, İnsan bu çöldeki seyyah, yolcudur. Dünya iki kapılı bir han, girişi doğum, çıkışı kabir kapısıdır.
Efendimiz s.a.v. buyurdu ki. “ DÜNYA MÜ’MİN İÇİN CEHENNEM, KÂFİR İÇİN CENNETTİR.”
Dünyaya aldananlar, mağrur, kibirli, hırslı, isyankâr. Genç gitti, gidecek zaman mıydı, hâşâ kahpe felek aldı derler HEYHAT.
Mü’min, ebediyet yolcusu “ İNNA LİLLAH VE İNNA İLEYHİ RACİUN” Allah’tan geldik, dönüşümüz O’na dır, der.
Mesut, mütebessim, cömert, mütevazı, muhabbetli yaşar, her sıkıntısında sabreder, nimette şükreder YOL ALIR EBEDE…
Dünyada bir garip gibi yaşar, cenneti özler, Bütün mevcudatta Allah’ın cemalini, rahmetini, kudretini tecellilerini seyreder.
Esasen mütevazi olan, en Yüce ALLAH’A cc. sığındığı için yalçın hakikat tecelli eder….
Kudsi bir hadisi şerifte Allah cc buyurdu ki:
“ EY DÜNYA! BENİ İSTEYENE SEN HİZMET ET. SENİ İSTEYENİ SEN ÇALIŞTIR.”
“ ZAMAN VURMADAN SİLGİYİ, YAZIYA BAĞLAYIN BİLGİYİ…”
Varlık bir harftir, sen onun anlamısın… (M.Arabi ks.)
Kalemi severim, kalemi seveni de severim…
Kalem, sesi sözü olmayan bir mananın tercümanıdır.
Çiçek taşır gibi kalbimizin üstünde taşıdığımız kalemimiz.
Unutsak ta, bize hatırlatan sevdamız, hayalimiz, ışığımızdır.
Kiminin elinde nurdan bir kandil, kiminin elinde keskin bir bıçaktır.
Kalemi aracı kılmayan fikirler, hayaller silinirler. Kalem, sırdaşımız, tercümanımızdır.
Duygularımızı omuzlayan, sevinç ve hüznümüzün şahidi muhafızıdır.
Kalem, İslam Medeniyetinin ve kültürünün ana unsuru altın anahtarıdır.
Sizin de kalbinizin üstünde bir kaleminiz var mı?
Rabbimiz cc. bizi okuyan yazan, öğrendikleri ile amel eden kullarından eyle. Amin.
Euzübillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym.
(Rahman ve Rahim olan Allah’ın cc. adı ile, Allaha sığınırım…. )
“Kur’an Kerim Fatiha da gizli, Fatiha ise Besmelede gizli….”
Dünya hayatı imtihan meydanıdır. İNSAN, bu meydanın ezelden gelip ebede giden yolcusudur.
İnsan bir zaman tünelinden geçmekte, bu zaman tünelinden istese de geçecek, istemese de geçecek.
Bu ubudiyet, KULLUK yolculuğudur. Bu yol Allah’a cc itaati, yaratılmışlara şefkati emreden bir yolculuk.
“MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR.” “ DİN NASİHATTİR. “
Müslüman imanın emrinde olan, bir asker, sorumlu bir mükelleftir.
Allah’ın cc. emrine, Resulullahın s.a.v sünnetine uymakla mükelleftir.
Her işine Allaha sığınarak başlar, onun rızasını gözeterek yaşar.
BEN NEFSİMİ HERKESTEN ZİYADE NASİHATE MUHTAÇ GÖRÜYORUM.
İMANIM IŞIĞIM VE IŞIK SAÇAN NURUMDUR. Bunun anahtarı, şifresi BİSMİLLAHTIR.
BİSMİLLAH… ne büyüktür, kainatın sırlarını içinde barındıran, ne büyük tükenmez bir kuvvettir.
Besmele işlerimizi bereketlendirir, bizi korur. Allah cc kudreti rahmeti ile bizi kuşatır.
BEREKET; hesapsız artıran, maddi hesaplara sığmayan ilahi bir nimet, ihsan, lütuftur.…
Vazifemiz sebeplere yapışmaktır. Bu kanuni ilahidir. Aslında sebeplerin hakiki tesiri yoktur.
Maddi hesapları, mantıksal kurguları alt üst eden BEREKET SIRRI, insanı şaşırtan bir nimettir.
Allah’ın cc azı çok yapan, mükâfatıdır, lütfüdür, ihsanıdır…
Bismillah sırrı…. Bütün mevcudatın zikri, insanın simasının tecelli eden sırrıdır.
İnsan şuurlu ise bismillah demeden hiçbir işe başlamaz.
Çünkü faili mutlak, kadiri mutlak, hakimi mutlak ALLAH’TIR.cc
İnsan, gayreti, azmi, çabası, bismillah ile, sabır ile, şükür ile bereketlenir….
Aksi halde, Allah’ı cc unutanı Allah da muhtaç bırakır.
Kula kul, mala mülke, şana şöhrete tek kelime ile dünyaya esir bırakır.
Rabbimiz kalbimizi selim eyle, muhabbetinle doldur. Senden sana sığınan kul eyle bizi. Affet…