“Bir kimse sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekat (İşrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur.” (İhyâ, I. 336)
Kitabu Uyubi’n Nefsi ve Mudavatuha
(Nefsin Kusurları ve Bunların Tedavi Yolları)
(Ebu Abdi’r-Rahman Muhammed İbn el-Hüseyn İbn Musa es-Sülemi)
……………………………………………………………………………………………………….
18- Nefsin kusurlarından biri de ÇOK KONUŞMAKTIR.
Bu, iki şeyden ileri gelir :
Ya baş olma sevgisinden.
İster ki insanlar kendisinin ilmini, konuşmasını görsünler de kendisine saygı göstersinler.
Ya da sözün, başına neler getireceğini bilmemesinden.
Tedavisi:
Her konuştuğu sözden hesaba çekileceğini, her konuştuğunun yazıldığını ve ondan sorumlu tutulacağını bilmesidir.
Cenabı Allah cc :
“ Sizin üzerinizde zapt edenler vardır. Onlar şerefli yazıcılardır. “ (İnfitar S. 10-11)
ve buyurmuştur ki
“ (İnsan) hiçbir söz söylemez ki yanında hazır bir gözcü olmasın.” (Kaf Suresi 18)
Peygamber Aleyhisselam da :
“ Belâ, söze bağlıdır. “
“İnsanları burunları üstüne ateşe sürükleyen hep dillerinin ürünleri değil midir? “ ,
“İnsanoğlunun her sözü, aleyhinedir, lehine değil.
Yalnız iyiliği emir, kötülükten nehiy ve Allah’ı anmak hariç “ buyurmuştur.
Yüce Allah’ın cc. şu sözünden anlaşılan da budur :
“ Onların gizli konuştuklarının çoğunda bir hayır yoktur.
Ancak sadakayı, iyiliği veya halk arasını düzeltmeyi emredenin konuşması hariç “
Eyaz (Ayaz)ın marifeti:
Bir gün beyleri Gazneli Mahmuta
“Ayaz denilen bu kölenin ne marifeti var ki sen ona otuz kişinin maaşı kadar maaş ödüyorsun?” dediler.
Sultan Mahmut bu soruya o anda cevap vermedi.
Birkaç gün sonra beylerini alarak ava çıktı.
Yolda bir kervan gördüler. Sultan Mahmut beylerden birine:
“Git sor bakalım, bu kervan nereden geliyor?” dedi.
Bey atını sürerek gitti, birkaç dakika içinde geriye döndü.
“Efendim kervan Rey şehrinden geliyor.” dedi. Sultan Mahmut
“Peki, nereye gidiyormuş?” diye sorunca bey susup kaldı.
Bunun üzerine Sultan Mahmut başka birini gönderdi. O da gidip geldi.
“Efendim, Yemen’e gidiyormuş.” dedi.
Padişah:
“Yükü neymiş?” deyince o da sustu kaldı.
Bu defa padişah başka bir beye:
“ Sen de git yükünü öğren” dedi.
Bey gitti geldi.
“ Her cins mal var, fakat çoğu Rey kâseleri.” dedi.
Padişah:
“Peki, kervan ne zaman yola çıkmış?” diye sorunca bey cevap veremedi.
Padişah böyle tam otuz beyi gönderdi, otuzu da istenen bilgileri tam olarak getiremediler.
Padişah son olarak Ayaz’ı çağırdı:
“Ayaz, git bak bakalım, şu kervan nereden geliyor?” dedi.
Ayaz:
“Efendim, kervan görünür görünmez sizin merak edeceğinizi tahmin ederek gidip gerekenleri öğrendim.
Kervan Rey’den gelip Yemen’e gidiyor, yükü şudur, şu kadar at, şu kadar deveden oluşuyor, şu kadar insan var” diye kervan hakkında ayrıntılı bilgi verir.
Bütün bunları beyler ağzı açık dinliyorlardı.
Ayaz tek başına 30 beyin edinemediği bilgiyi edinmişti.
Padişah beylerine döndü:
“Ayaz’a neden otuz kişinin ücretine denk ücret verdiğimi anladınız mı?
Görüyorsunuz ki bu bile onun hizmetine karşılık az geliyor.” Dedi.
Böylece Ayaz’ı çekemeyerek aleyhinde konuşan beyler utanıp yaptıklarına pişman oldular.
”.Dikkat edin,cesette bir et parçası vardır.
O iyi olduğu zaman bütün vücut iyi olur.
O kötü olduğu zaman da bütün vücut kötü olur.
Dikkat edin o, kalptir.”
Seyda’mız ks. bu haftaki sohbetinde
Kalbin en tehlikeli hastalığı
KİBİR, UCUB konusunu anlattı.
Önemli bir kitabı bize hatırlattı.
Bizde bu mübarek sohbeti tekrar dinlemeli ve bu kitabı okumalı ,
hayatımıza tatbik etmeye çalışmalıyız.
Allah cc bizi muvaffak eylesin.
“Kitabu Uyubi’n Nefsi ve Mudavatuha”
Abdir Rahman Sülemi nin “Nefsin kusurları ve bunların tedavi yolları”
“Bir kimse sabah namazını cemâatle kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş doğunca da iki rekat (İşrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail olur.” (İhyâ, I. 336)
Kitabu Uyubi’n Nefsi ve Mudavatuha
(Nefsin Kusurları ve Bunların Tedavi Yolları)
(Ebu Abdi’r-Rahman Muhammed İbn el-Hüseyn İbn Musa es-Sülemi)
……………………………………………………………………………………………………….
18- Nefsin kusurlarından biri de ÇOK KONUŞMAKTIR.
Bu, iki şeyden ileri gelir :
Ya baş olma sevgisinden.
İster ki insanlar kendisinin ilmini, konuşmasını görsünler de kendisine saygı göstersinler.
Ya da sözün, başına neler getireceğini bilmemesinden.
Tedavisi:
Her konuştuğu sözden hesaba çekileceğini, her konuştuğunun yazıldığını ve ondan sorumlu tutulacağını bilmesidir.
Cenabı Allah cc :
“ Sizin üzerinizde zapt edenler vardır. Onlar şerefli yazıcılardır. “ (İnfitar S. 10-11)
ve buyurmuştur ki
“ (İnsan) hiçbir söz söylemez ki yanında hazır bir gözcü olmasın.” (Kaf Suresi 18)
Peygamber Aleyhisselam da :
“ Belâ, söze bağlıdır. “
“İnsanları burunları üstüne ateşe sürükleyen hep dillerinin ürünleri değil midir? “ ,
“İnsanoğlunun her sözü, aleyhinedir, lehine değil.
Yalnız iyiliği emir, kötülükten nehiy ve Allah’ı anmak hariç “ buyurmuştur.
Yüce Allah’ın cc. şu sözünden anlaşılan da budur :
“ Onların gizli konuştuklarının çoğunda bir hayır yoktur.
Ancak sadakayı, iyiliği veya halk arasını düzeltmeyi emredenin konuşması hariç “
Mesenviden..
Eyaz (Ayaz)ın marifeti:
Bir gün beyleri Gazneli Mahmuta
“Ayaz denilen bu kölenin ne marifeti var ki sen ona otuz kişinin maaşı kadar maaş ödüyorsun?” dediler.
Sultan Mahmut bu soruya o anda cevap vermedi.
Birkaç gün sonra beylerini alarak ava çıktı.
Yolda bir kervan gördüler. Sultan Mahmut beylerden birine:
“Git sor bakalım, bu kervan nereden geliyor?” dedi.
Bey atını sürerek gitti, birkaç dakika içinde geriye döndü.
“Efendim kervan Rey şehrinden geliyor.” dedi. Sultan Mahmut
“Peki, nereye gidiyormuş?” diye sorunca bey susup kaldı.
Bunun üzerine Sultan Mahmut başka birini gönderdi. O da gidip geldi.
“Efendim, Yemen’e gidiyormuş.” dedi.
Padişah:
“Yükü neymiş?” deyince o da sustu kaldı.
Bu defa padişah başka bir beye:
“ Sen de git yükünü öğren” dedi.
Bey gitti geldi.
“ Her cins mal var, fakat çoğu Rey kâseleri.” dedi.
Padişah:
“Peki, kervan ne zaman yola çıkmış?” diye sorunca bey cevap veremedi.
Padişah böyle tam otuz beyi gönderdi, otuzu da istenen bilgileri tam olarak getiremediler.
Padişah son olarak Ayaz’ı çağırdı:
“Ayaz, git bak bakalım, şu kervan nereden geliyor?” dedi.
Ayaz:
“Efendim, kervan görünür görünmez sizin merak edeceğinizi tahmin ederek gidip gerekenleri öğrendim.
Kervan Rey’den gelip Yemen’e gidiyor, yükü şudur, şu kadar at, şu kadar deveden oluşuyor, şu kadar insan var” diye kervan hakkında ayrıntılı bilgi verir.
Bütün bunları beyler ağzı açık dinliyorlardı.
Ayaz tek başına 30 beyin edinemediği bilgiyi edinmişti.
Padişah beylerine döndü:
“Ayaz’a neden otuz kişinin ücretine denk ücret verdiğimi anladınız mı?
Görüyorsunuz ki bu bile onun hizmetine karşılık az geliyor.” Dedi.
Böylece Ayaz’ı çekemeyerek aleyhinde konuşan beyler utanıp yaptıklarına pişman oldular.
Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor ki:
”.Dikkat edin,cesette bir et parçası vardır.
O iyi olduğu zaman bütün vücut iyi olur.
O kötü olduğu zaman da bütün vücut kötü olur.
Dikkat edin o, kalptir.”
Seyda’mız ks. bu haftaki sohbetinde
Kalbin en tehlikeli hastalığı
KİBİR, UCUB konusunu anlattı.
Önemli bir kitabı bize hatırlattı.
Bizde bu mübarek sohbeti tekrar dinlemeli ve bu kitabı okumalı ,
hayatımıza tatbik etmeye çalışmalıyız.
Allah cc bizi muvaffak eylesin.
“Kitabu Uyubi’n Nefsi ve Mudavatuha”
Abdir Rahman Sülemi nin “Nefsin kusurları ve bunların tedavi yolları”
SOFİ; AYAZ GİBİ OLMALIDIR. (sobette geçiyor,dikkat edelim)
“HAL”LE HALLEDİLMEDİK HİÇ BİR MESELE YOKTUR…
Temsil etmek, Tebliğin özüdür.
Hal’den anlamayan, sözden anlamaz.
“AHLAK” KİTAPTAN ÖĞRENİLMEZ.
ÖRNEKLERDEN ALINIR..
Sınavdan çıkan bir genç kardeşime, paylaştığımı paylaşmak istedim.
USULSÜZ, VUSÜL OLMAZ…
Her insan bir cevher taşır.
Ne olmak, neyi gerçekleştirmek istiyorsun?
“Kör olan bütün renkleri siyah sanır.”
Öncelikle sana lazım olan şey; ne aradığını bilmendir.
Aradığını nerede bulacağını bilmek ve ona göre aramak.
Her meyvenin bir ağacı vardır.
Kendi talebini doğru tanırsan, bulman kolay olur.
Kendini doğru yönet…
Dünya;
Zahiri hedeflerimizi belirler. Bir meslek tutmak, yuva kurmak, sosyal,kültürel,ticari, renkli bir dünya kurmak…
Ahiret;
Batıni hedeflerimizi belirler. Sağlam bir iman, Salih bir amel, takva ve iyilik sahibi olmak…
Kafalarımızı billurlaştıralım,
Hedeflerimizi netleştirelim,
Gönüllerimizi saflaştıralım,
Amellerimizi sağlamlaştıralım.
Cazibesi olan, SEVİLEN, asil insanlar olalım…
USULÜZ ,VUSÜL OLMAZ…
Allah’ın cc. Rahmeti,
Peygamber Efendimizin sav. Şefaatı,
Sadatların ks , Seyda’mızın k.s. himmeti üzerimize olsun.
Bir ayet:
“ ŞÜPHESİZ ALLAH, TAKVA SAHİPLERİ İLE İYİLİKTE BULUNANLARLA BERABERDİR. ”
Nahl S. 128
Aziz kardeşim,
Farzlar , haramlar bellidir.
Bu mübarek günlerde, kendimizi yeniden gözden geçirelim.
ALLAH cc İLE OLMAK İÇİN
Takva sahibi olmak ?
İyilikte bulunan olmak?
NAMAZ, NAMAZ, NAMAZ…
TEVAZU, TEVAZU, TEVAZU…
İNFAK, İNFAK, İNFAK….
MUHABBET, MUHABBET, MUHABBET…
Sözü az, ameli çok, ÖZÜ GÜZEL OLMAK,
Tartışmalardan, siyasetten, dedikodudan, gıybetten, hasetten
Uzak olmak.
Allah için sevmek, Allah için kızmak, Allah için vermek, Allah için almak…
Sadatların ks. SEYDAMIZIN ks. himmeti üzerimize olsun
şiir
“Parası olan pazardan,
İmanı olan mezardan
korkmaz….” NFK
şiir
” kendini dünyalar kadar
değerli zannedenlere
kısa bir not; Dünya
beş para etmiyor… ” NFK
” EY RABBİMİZ!
BİZE İHSAN ETTİĞİN HİDAYETTEN SONRA,
KALPLERİMİZİ HAKTAN SAPTIRMA,
KENDİ KATINDAN RAHMET İHSAN EYLE.”
Ali İmran Suresi 104