“Kura develere düşene kadar sen develeri koyacaksın, onar onar koyacaksın.” Yani on tane deve bir tarafta oğulların bir tarafta. Kura edeceksin. Kura Abdullah’a düştüğü zaman on tane deve zaten gitti, on tane daha koyacaksın. Böyle on on on nereye kadar gidiyor. Ta ki kura develere düştü. Kura develere düşünce demek ki artık işin bitti.
Abdülmuttalib çok da zenginmiş. Yani Mekke’nin zenginlerinden… On tane deve koyuyor kura Abdullah’a düşüyor. On tane daha koyuyor yine Abdullah’a düşüyor on on on yüze kadar. Bitince yüz oluyor. Develer yüz olunca kura o zaman develere düşüyor. Demek ki develer kesilecek Abdullah kurtuluyor. Abdülmuttalib (RA) yüz tane deveyi kesip bütün insanlara, hayvanlara, kuşlara dağıtıyor. Hepsini. Böylece oğlunu kurtarıyor.
Muhterem kardeşlerim bu olay, Hz. Abdullah artık 20 -25 yaşındayken tabi oluyor. Daha sonra tabii Peygamber O’ndan geliyor. Allahu teala O’na ihsan ediyor. Bunlar da Peygamber Efendimiz(SAV)’ in irhaslarından. Peygamber Efendimiz (SAV), Hz. Abdülmuttalib’i yanındayken Abdülmuttalib Ona çok değer vermiş. Tabi hem bir taraftan babası vefat ettiği için bir taraftan daima yanına alıp diyor ki:
“Bu oğlumuz çok büyük bir şe’ni olacak, çok büyük bir işi olacak. Oğlum çok değerli, çok kıymetli… Hiçbir Abdülmuttalib’in evladı yanına gelip yemek yemediği halde daima Hz. Resulullah onunla beraber yemek yiyor. Daima yanına alıyor ve “İnne liibni haza şe’nen azima.”
Allahu teala ona feraset vermiş. “Benim bu oğlum için büyük bir hal olacak bu büyük bir adem olacak.” Daima bunu söylüyor ve nerede otursa Hz. Resullullah onunla beraber ve nereye giderse onunla beraber, onu kendinden ayırmıyor. Nihayet Resulullah (sav) 8 yaşında olunca, Allah’ın emri O da vefat ediyor. Şey olunca Peygamber Efendimiz(SAV)’ i öz amcası olan Ebu Talib’e teslim ediyor, Ebu Talib.
Ve Resulullah Ebu Talib’in himayesinde kalıyor. Resulullah (sav) demek ki 8 sene 12 ay 10 gün yaşında Abdülmuttalib vefat ediyor. Vefatından evvel de Hz. Resulullah (sav)’ i amcası Ebu Talib’e bırakıyor.
Muhterem kardeşlerim! Ebu Talib de babasının vasiyetini hakikaten yerine getiriyor. Nasıl babası Abdülmuttalib Peygamber Efendimiz’ i seviyorsa, nasıl Onun değerini biliyorsa o da aynı değeri ona bağlıyor ve Ona çok değer veriyor, çok Ona ihtiram ediyor.
Alah’tan Mekke’de o zaman bir kıtlık oluyor, bir kıtlık senesi oluyor. Ne kadar dua ediyorlar, ne kadar yalvarıyorlar bir şey yok. Su kesiliyor, otlar kuruyor. Herkes nasılsa açlıktan ölecek. Ebu Talib’ e geliyorlar. Ebu Talib’e:
“Dua et bir şey olsun.” diyorlar.
İşte Ebu Talib Peygamber Efendimiz’ i alıyor(sav). Yanında beraber Kabe’ye götürüyor. Babasını vasiyetinden dolayı biliyo ki çocuk boş değil. O’na
“Dua et” diyor. Resulullah’tan dua taleb ediyor. Peygamber Efendimiz(SAV) yüzünü göğe kaldırıp parmağını şey ediyor. Rivayet eden ravi yemin ediyor:
“Gökte bir karış bulut yoktu. Çocuk böyle göğe baktı, baktı parmağı ile işaret etti. Baktım bir bulut parçası orada oluştu, bir bulut parçası orada oluştu, bulutlar çoğaldı. Baktım bulutlar bir birleşti, yağmur yağmaya başladı. Öyle bir yağmur oldu ki artık herşey bolluk oldu.”
Ebu Talib bunun üzerine diyor ki:
و أبيض يستسغى الغمام بوجهه * ثمال اليتامى عصمة الأرامل
Peygamber Efendimiz’i vasfediyor(SAV):
“Öyle bir parlak bir kişi ki O’nun yüzü hürmetine Allah Teala yağmur bize veriyor. (Ebu Talib biliyordu ama tabi Müslüman olmadı, biliyordu.) Yetimlere yardımcı, dul kadınlara bakıyor.”
Muhterem kardeşlerim böylece yani Peygamber Efendimiz(SAV) daha küçükken, Ebu Talib’in yanında iken yine Allah(CC) yer ve gökü Ona hizmet ettirmiş. Yer ve gök O’nun emrinde, hizmetinde. Bunu, Allah ne yaparsa yapar.
“Allahu ala kü………….”
Evet veren Allah, alan Allah …Allah(CC) ama Cenab-ı Mevla bazı kişilerin sözünü kabul ediyor. Bunu rivayet eden Celheme bin Arfete. Yabancı bir insan. Diyor:
“Ben bir tek hazır idim. Peygamber Efendimiz(SAV) sırtını Kabe’ye verdi. Göğe baktı. Böyle işaret etti, böyle işaret etti, böyle işaret etti baktım bulutlar oluştu. Oluştu oluştu birleşti ondan sonra yağmur yağmaya başladı.”
Muhterem kardeşlerim
Peygamber Efendimiz(SAV) 8 yaşında iken dedesi vefat etti ve O’nu amcasına teslim etti ve aynı sene de yağmur Allahu Teala verdi.
Resulullah(SAV) 12 yaşına gelince, amcası O’nu kendiyle beraber ticarete götürdü. Mekke ehli, Medine ehli biliyorsunuz öteden beri bunların ekinleri birşeyleri yok, bunlar ticaretle meşgul. Cenab-ı Mevla Kuran-ı Azimuşşan’da
“Liilafi………”
Kışın Yemen’e gidip oradan kendilerine azık alırlardı. Yazın da Şam’ a gidip oradan azık alırlardı. Yazın Şam’a gidiyorlardı, kışın da Yemen’e.
Amcası Ebu Talib bunu getiriyor. Bunlar Harran yerinde (Şam’a takriben 100 km uzaklıkta) Busra şehri diye bir şehre varıyorlar. Busra’ya varınca, orası tabi o zaman Rum memleketi idi. Onlar da tabi Hıristiyan idi. Orada Bahire adında bir rahip var.
Kervan gelince Bahire kendi kilisesinden iniyor ve bunların hepsini eve davet ediyor. Yemek veriyor, ikram ediyor, hürmet ediyor. Bunlar diyorlar ki:
“Biz burdan çok geçiyoruz. Daima ticaret için gelip geçiyoruz. Hiçbir zaman bizi davet etmedin. Niye şimdi davet ettin?”
Bahira diyor: “ Bu sefer sizinle beraber bir Peygamber var Allah’a yemin ederim O aşağıdan inince ne kadar ağaç varsa, ne kadar taş varsa hepsi O’na ‘Esselamu Aleyke Ya Resulellah’ dedi.’ (Bahira tabi Hak din üzerinde idi.) Hepsi O’na selam verdi. Ben hep selamı işittim. Onun için.”
Bunlra böyle ikram, hürmet ettikten sonra amcası Ebu Talib’i tenhaya çekiyor, tavsiye ediyor. Diyor:
“Yahudiler bu çocuğu görürse, bunu bırakmaları mümkün değil. Yahudiler mutlaka bu adamı öldürür. Yahudiler de biliyor ki bu Peygamberdir. Hemen malını burada sat ve buradan dön. (Yani Şam’a gitmeye gerek yok.)”
Ebu Talib orada malını satıyor hemen oradan geri dönüyor ve Peygamber Efendimiz(SAV) hürmetine çok büyük bir kar da ediyorlar.
İşte muhterem kardeşlerim bazı art niyetli kişiler diyorlar ki:
“Orada Peygamber Efendimiz(SAV) ondan bazı şeyler öğrenmiş.”
Bu çok yalan, uydurma iftira. Kimden öğrenmiş? 1 saatlik iş ha? 1 saat içinde öğreniyor öyle birşey yok.
Peygamber Efendimiz(SAV)’in Peygamberliğini haşa ona bağlıyorlar, Bahira’ya bağlıyorlar.
Birtek Bahira Onu tanımış, O’na hürmet ,değer vermiştir.
Orada hala Resulullah(SAV) in altında oturduğu ağaç var diyorlar. O ağaç şimdi Ürdün tarafında, toprağında hala büyük bir ağaçtır, vardır. Orada Resulullah(SAV) ayağının izi vardır diyorlar. Böyle şeyler var, ben oraya gitmedim. Fakat bizim çocuklar gittiler, ben oraya gitmedim.
Hz Hatice ile Evlenmesi
Peygamber Efendimiz(SAV), yaşı 25 olunca Mekke’nin zengin kadınlarından Hazreti Hatice(Radiyallahu Telala Anha), O’nu kölesi Mesire ile ticarete gönderiyor. Hatice çok zengin. Fakat tabi kadın olduğu için ticarete çıkmıyor. Malını başkalarına veriyor, onlara bir pay veriyor, onları ticarete gönderiyor. Pay olarak veriyor. Buna “Mudarebe” diyorlar İslamiyet’te de bu vardır. Sen götür malımı sat. Yüzdelik ona veriyorlar.
Bu sefer Peygamber Efendimiz’i gönderiyor(SAV). Allah’ın Rasulü(SAV), Muhammedül Emin ile meşhur olmuş. Herkes tarafından ‘Emin Emin Emin’ …
Resulullah(ASM), O’nunla beraber gidince yolda çok olaylar oluyor. Ağacın altına oturuyorlar, ağaç yemyeşil oluyor. Yolda giderken çok sıcak olunca üzerlerine bulut geliyor, bulut altında gidiyorlar, bulut onları gölgeliyor. Bulut onları güneşte muhafaza ediyor. Zaman zaman ağaçlardan ses geliyor. ‘Esseklamu Aleyke Ya Resulellah’, taşlardan ses geliyor ‘Esseklamu Aleyke Ya Nebiyyallah’.
İşte döndükten sonra Mesire, bütün bunları Hazreti Hatice’ye anlatıyor. Anlattıktan sonra, Hazreti Hatice(Radiyallahu Telala Anha) Peygamber Efendimiz’e aşık oluyor(SAV). Çok kişiler Onu taleb ettiği halde, O evlenmeyi reddettiği halde Resulullah(SAV)’ e aşık oluyor ve Onunla evlenmeyi kabul ediyor. Ve nihayet, annemiz Hazreti Hatice(RA), bir kadını Resulullah’a gönderiyor (SAV). İşte hem kadın zengin, hem sadık, hem afif, hem temiz her şeyi var. Resulullah (ASM) da :“Ben amcalarıma danışayım, istişare edeyim.”
Kabul olduktan sonra bunlar dini nikaha göre nikah ediliyor. Aynı dini nikah gibi hutbe oluyor ve böylece Peygamber Efendimiz(SAV), Hazreti Hatice ile evleniyor.
Resulullah(SAV) vefasından dolayı, Hazreti Hatice hayatta olduğu müddetçe evlenmemiş, başka kadın getirmemiş. Onun 6 tane çocuğu bundan.
Peygamber Efendimiz(SAV)’in 7 tane çouğu var. 6 tanesi bundan. İbrahim, Rukiyye, Zeyneb, Fatıma, Ümmü Gülsüm, bir de Abdullah. 6 tane çocuk bundan.
İbrahim ve Abdullah erkek. Ondan sonra Fatıma, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm.
Malum Peygamber Efendimiz(SAV), Hazreti Kasım da son olarak, Medine’ye geldikten sonra o, bir cariyeden Mariyetul Kıbtiyiye’den olmuş. Böylece Peygamber Efendimiz(SAV)’in 7 çocuğu vardır biliyorsunuz.
Bunların Fatıma dışında 6 tanesi, hepsi Resulullah’ı hayatında vefat etmişler. Oğullar zaten çocu k yaşında vefat etmişler. Abdullah ile İbrahim Mekke’de vefat etmişler. Hazreti Kasım da Medine’de vefat etmiş. Kızları da evlendikten sonra vefat etmişler.
Hazreti Zeyneb, Ebul Afv bin Rebiğ ile, teyzesinin çocuğu ile evlenmiştir. Teyzesinin çocuğu da sonra Müslüman olmuştur. Hazreti Rukiyye ve Hazreti Ümmü Gülsüm, Hazreti Osman ile evlenmişler. Hazreti Osman’a “Zinnureyn” diyorlar ki 2 kızla evlenmiş. Yani “2 nur sahibi”. Niçin 2 nur? Hazreti Resullulah’ın her 1 kızı bir nurdur, bu 2 kızı ile evlenmiş, 2 nur sahibi. Osaman-ı Zinnureyn onun için diyorlar.
Hazreti Fatıme de Hazreti Ali ile evlenmiş. Bildiğiniz gibi Hazreti Zeyneb, Hazreti Rukiyye ve Hazreti Ümmü Gülsüm Resulullah(SAV)’in hayatında vefat etmişler. Tek Peygamber Efendimiz’den sonra Hazreti Fatıme kalmış. Hazreti Fatıme de sonra 6 ay yaşamış. 6 ay başka yaşamış.
Resulullah’ın soyu da yalnız Hazreti Fatımat üz Zehra’dan var, başka yok. yani bugün Seyyidler, Allah bereketli kılmış Seyyidlerin soyunu çoktur, fakat hepsi Hazreti Fatımat üz Zehra’dan geliyor.
Hazreti Fatımat üz Zehra’nın da 2 tane oğlu var. Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin’den geliyor. Dolayısıyla Seyyidler ya Haseni ya Huseyni oluyorlar. Bazı tabirler Hasenilere “Şerif” diyorlar. Huseynilere “Seyyid” diyorlar. Yani böyle ya Haseni ya Huseyni dir. Allah bizi Onların bereketinden mahrum eylemesin inşaallah.
Böylece Peygamber Efendimiz(SAV), izdivacı yerine geliyor ve çocuk sahibi oluyor.
Peygamber Efendimiz(SAV) hem Emin idi hem sağlam idi ve Peygamber olmadan evvel de gençlerin, çocukların yaptığı hareketleri yapmamıştır.
Ebu Talib diyor:
“Biz Kabe’yi yapıyorduk, Kabe için taş getiriyorduk. Peygamber Efendimiz(SAV) böyle o zaman elbise yok, tek izar var. Ondan sonra çıplak omzuna alıyor, ben de dedim ki ‘İzarını aç, oraya omzuna koy anun üzerine at’ , ben zorla açtırdım. Baktım düştü hemen izarını kapattı, ‘Aman izarım izarım’ dedi.
Yani Resullah(SAV) , Peygamberliğinden önce hiçbir zaman avretini görülmemiştir. Hiçbir zaman putlara yaklaşmamıştır. Resullulah(SAV), Peygamber olmadan önce Alah Teala ‘dan başkasına secdesi olmamıştır. Yani O’nun ahlakını Cenab-ı Mevla(CC), yaratılışta iyi yapmış, yaratılışta bunu iyi yapmış.
Çok evliyalar da var, Abdulkadir Ceylani(KSA) daha anne kucağında iken, emzirilirken Ramazan ayı olunca gündüz süt emmemiş. O öyle iken Peygamber(SAV) nasıl olacak? İşte bunun için Resulullah(SAV), hiçbir zaman bir çocuk gibi davranmamıştır, çocuklar gibi hareket etmemiştir.